Memur ve emeklilere yapılacak zammın açıklanmasının hemen ardından Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle KDV vergilerinde artışın gelmesi, Noter, pasaport, vize ve trafik harçlarına yüzde 50 zam yapılması, tüketici kredilerinde % 10 olarak uygulanan Banka Sigorta Muamele Vergisinin(BSMB) % 15’e çıkması gibi düzenlemeler kamuoyundan büyük tepkiler çekti.
Özellikle gündelik hayatını sürdürmekte oldukça zorlanan emeklilere verilen % 25 zam hiç kimseyi tatmin etmedi.
Covit 19 kısıtlamaları döneminde yapılan birçok KDV indirimi market raflarına yansımamıştı. KDV oranındaki artışların hemen raf fiyatlarına yansıması bekleniyor.
Serbest piyasa ekonomisi uygulanan ülkemizde devlete düşen en büyük görev piyasayı denetlemek. Ancak 1980’lerde Turgut Özal ile serbest piyasa ekonomisine geçişimizi büyük bir sevinç ile kutlamıştık. O günden bugüne kadar devlet piyasaları denetleme konusunda acziyetini gideremedi.Piyasalarda denetim ve caydırıcı cezalar maalesef uygulanmıyor.
Piyasalar da bu denetimsizliğe o kadar aşina olmuş ki; memur, emekli ve asgari ücretlilere zam haberi çıkar çıkmaz hemen etiketleri şişirmeye başlıyor. Devlet baba denetimlerini yapmıyor. Belediye zabıta ekipleri pazarları marketleri denetlemiyor. Malatya’dan örnek vermemiz gerekirse, market piyasalarını domine eden marketler halkın “belediye market” olarak adlandırdığı “Esenlik” marketleri. Piyasada bir çok üründe en yüksek fiyatlar belediye marketlerde. Diğer bir çok market zinciri fiyatlandırmada Esenlik Marketleri baz alıyor.
Ev ve iş yeri kiraları avrupayla yarışır halde. Otomobil piyasası kara borsa gibi çalışıyor.Piyasalarda fırsatını bulan, yolunu da buluyor. Devlet baba bakıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK sosyal medya platformlarından yaptığı açıklamada; ekonomik programlarının üç ayağının olduğundan bahsediyor. Bunları mali disiplin, enflasyon ile mücadele ve makro finansal istikrar olarak sayıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi şu an iktidarda. Teknik olarak bakan beyin paylaştığı program çok doğru olabilir. Maalesef şu ana kadar iktidara gelmiş her parti bütün ekonomik programlarını emekçilere, dar gelirlilere ve halkın büyük kesimini oluşturan tüketiciler üzerinden başarıya ulaştırmaya çalışıyor. Vergi toplarken adaleti düşünmüyor. Milli gelirin çok büyük bir kısmını oluşturan devasa şirketler ve zenginlerden aldığı vergi ile küçük ve orta ölçekli bir işletmeden yada esnaftan aynı oranda vergi alıyor. Ülkemizin tabiri caiz ise kaymağını yiyen tabakanın her zaman tuzu kuru. Halkın geriye kalan kısmı için ise bu programlar can yakıyor.
İktidarın, vekillerin ve yönetim erkinin bu adaletsizliğe artık dur demesi ve gelir adaletini, vergi adaletini sağlaması gerekmez mi?
Özellikle de adında Adalet geçen iktidar partisinin bu konuyu daha ciddiyetle ele alması gerekmez mi?
News
